4 Ekim 2010 Pazartesi

Ask Bir Hayal Esir Kalplerin Ulkesidir Daglar Sarki Sozleri

Dağları aydınlatan lambaların nerede
Kafkaslar matemde mi şimdi
Canavarları kör eden bakışların mı yok
Şehidlerin kan sızdırır toprağına her gün
Karlı dağlara indirdiğin atların mahzun
Kıyametine ağlıyorsun yorgun bir kaderin
Namelerini sesinle gönder
Güneşe çıkar bizi

Zamanın acımasız rüzgarı bağrında söndü asırlarca
Boşaltırlar işgal edilmiş şehirlerini
Susmuş minarelerin gazabı değdi sana
Bir ızdıraba adak cami kubbelerinle
Mekanın duvaksız artık gönül ehline
Ay bile bir başka doğar dağlara
Selamlamıyor papatyaların baharını ey şehir ülkem
Firak ve zeval rüzgarları esmeseydi de
Manevi kış mevsimlerin olmasaydı ne olurdu
Topraklarında taşlar bile mahcup
Solmuş bütün çehrelerin
Bombalarla büyüyor acılı küçük yürekler
Barut çiçeklenir bahçelerinde
Kan kusuyor tanklar
Ey yorgun ülkem destanını sesinle duyur
Arşa çıkar bizi

Yeni şehirler doğacak enginlerinde
Dağlara yükselecek güneşle
Bir fetih şehir olacak hepimizin
Göğsümüzden doğacak nehirlerin
Ayak uçlarımızdan denizlerimize dökülecek
Kartalların kanatlarında takılı yaralı umutlarımız
Biz garip kalalıdanberi birbirimizden
Bütün lambalarımızı yakadursun felek
Kalmamalıydık kör basiretler ortasında
Kaderlerine ağıt yakmamalıydık anaların
Çeşmeler susuz kalmamalıydı bu kadar
Ey karanlık damıt ak çiçeklerini
Ey solgun ülkem emelini sesinle duyur
Me'vaya çıkar bizi

Bilinmeyen yerlere gidiyor mağdurların
Soğuk bir rüzgara savurarak yüreklerini
Bu kaçıncı gidiş bu kaçıncı kopuş kanatlarından
Bu kaçıncı yıkılış bütün barınakların
Kaç kez gördün ayın yandığını günün söndüğünü

Sislerde mi kaldı yaz şehirlerimiz
Güneşten akan pınarlarımıza ne oldu

Bir kuşluk mavisiyle tutuşur ufuklarımız
Çerkeş kılıçlarına tutunurduk hepimiz
Ey rüya gören ülke mahmurluğunu at da gel
Ulu kavramlarını yeniden donat
Yeşil rüzgarlarını estir sonsuzlara

Hakikatin tam ortasından çıktın karanlık bezirganlar telaşlandılar
Güneşin kendisi için yere indiği ey soylu ülkem
Simdi şehirlerin sensiz nasıl bakacaklar sabah güneşine
Elem sağnak sağnak bütün topraklarında
Adım adım gerileme çekiliş savaş
Ey şehidler ülkesi gülün acılarını bekler meleklerin
Dönerler muhacirler dönerler kurtarıcıların
Çileye batmış ülkenin dönecek talihi bir gün
Ey mağrur ülkem artık kadırgalarını yürüt
Zafere çıkar bizi

Biz mahkumuz hür sensin
Sararmayan aydınlığına lekesiz ve tertemizsin
Alınyazımızın ak hüznüsün parlayan
Ufuklar kanatlarındır
Sana kaldı gökyüzü
Ezanla uyan tan vakti
Mahzun kalbine umut ışığını tutup
Gölgelenmemeliydin karanlıklara

Göğsümün ortasına bir kader olarak düştün
Tarihin sabrına altın çivilerle çakıldın
Sen oldun güneşin solmayan rengi
Çok hazin duygular geçti eskimedin
Muzdarip ak dualarında bir sevda tan gibisin
Bütün sihirli nefesler sana üflenir
Çiçeklerini koklayan öpen alnına koyanların
Gözyaşlarını ceyhun edenlerin var
Ulu rüyaların var senin için görülen gökyüzünde

Cihadın cidalle can verdiği cihanda
Kımıldanışınla yok ettiler seni ortasında kaldın
Üleştiler seni
Kader kararına ram etti seni
Gül sağnağıyla yeniden var olacağına inananların
Yeniden gelecekler yeni güllerle
Ey kafkasya bitkin sineni aç
O yiğit çocukların kanlı gözlerini silecek
Uhrevi bir kevserle canlanacaksın
Kararan perde yeniden enginlerinde aklanacak
Maykop çiçekleri solmayacak
Nalcık gülleri sevgililere sunulacak
Yiğitlerini çerkesler kucaklayacak
Ey bin yıllık rüya başlat maceranı ve uhrevileş
Ey çerkes ülke muratlarımızla sonsuz kımıldanışa geç
Ebede çıkar bizi

Direndin dünyaya hüzün haritanla ey mağdur ülkem
Utancın dalgalarını sürdür bütün kıyılara
İsyan alevinin dallarına sürtünür nehirlerin
Samanyollarından güller devşirsek de sana ey
Düşlerin en güzeline eremeyen ülkem
Taşıyamadık hakikatlerimizin hayallerini toprağına
Karıncaların kelebeklerin ve kuşların öldüler
Büyük bir savunmanın yankısı parladı gökyüzünde
Ey yiğit ülkem kafkasya
Esir tacirlerinin ortasında kaldın
Duymak istemedin sesimizi kader ağında
Basiretsizliğe takılıp kaldı hayallerin
Gururu kıran imanın tadına erememek ne bahtsızlık
Ciğerlerimiz paramparça
Gözlerde yaş kalmadı bahtına ağlamaktan
Ey yeryüzü Müslümanları neredesiniz
Ateşiyle karanlıkları yaracak ruhlar neredesiniz

Mahzun güllerin yaralar beni ey Kafkas şehirleri
Defalarca bölündüm mehtabınla çaresiz
Hürriyet soludum menekşelerine
Dağ lalelerinle yaşadım yıllarca
Çile balına bandı yiğitlerin bahar yüceliğine
Zulüm darbeleriyle çelikleşen iradeni yeniden devşir
Lime lime et şeytan ağını
Derbend erenleri neredesiniz
Timurhan şurada iftar olmadı mı

Hazarın batı kıyılarına ne oldu bu kadar
İlahi hikmetleri neydi azabın ve merhametin
Ey şehir ey şehinşahlar diyarı
Ey batık güneş doğmaz mısın bir daha
Parçalanmış hatraların geliyor uzaklardan
Gizliliğini gizleme görmeyen gözlere görün
İstanbul surlarına uzan
Eyüp sırtlarına kur otağını
Bu makus kaderini bir mucize muştusuyle kır
Savur yapraklarını sonsuz ufuklara
Ey ruhumu saran mazlum ülkem Kafkasya
Sonsuza çıkar bizi

Derinliklerini yüklendin kaderin manasından bile yoksun
Bulutlara sarktı minarelerin gökkuşağından
Kartalların taşıdı müjdeni yalçın dağlara
Ulu kapılar açıldı şehitlerine
Allah için savaşanlara yıldızlar selam durur
Yed-i beyza kesilirler ey ak ülkem sevdana

Konuşmayı susarak sınamalıydın son bir daha
Dua olup ağlamalıydın Grozni gecelerine
Ey barındığım evler ne oldu size
Ey güzel insanlar nereye göç ettiniz
Ey kanayan yürekler

Ey korumasız savaşçılar idraki
giyinmeli değil miydiniz?
Masum kalplere feraset ekmeli değil miydiniz?
Basiretli olmalı değil miydiniz?
Kalbimizi bu kadar dağıdar etmeye hakkınız var mıydı?
Zaten ağıt bulutları başımızda salkım salkım

Ey yeşilin destanı ülkem kalk ve güneşe yürü
Sonsuz güneşte bir selam yansıyacak
Bedileşecek kanatların zamana karşı
Dünya kahır oldu her zaman sana
Ey ülkem kevserle serinle
Gönül erenlerine yeniden donan
Şuheda sıcaklığıyla dünyayı sarmala
Bütün mevsimleri bahara ada
Ey dünyanın gemleyemediği
toprağın insanları müjde size
Eteklerinizle bütün yüksekler engin oldu
Hesapsız güzelliklerle salın
Meleklere katıl
Sabır ve tevekkülün iksiriyle mestol

Duaya çıkar bizi
Önlenemez bir yücelişindeyiz kaderin
Vahdete çıkar bütün yollarımız
Dünya akşamını yaşıyor biz ikinci fecirde miyiz?
Kanımız boğacak bütün sahteleri
Aklımızı onarmalıyız dikensiz güller
Gül ışıklarıyla yıkamalıyız asırlık veballerimizi
Şehirlerimiz Medine, dönüşümüz Mekke olmalı
Ey göçü kader olan ülkem
Ezeli bir başkaldırışın destanı ol
Aklının damarlarına kan gönder
Kalbini ebedi sevgiye ada
Ey ülkem Allah aşkına

Ey savaşanların yok edemediği ülkemin
Kafkasların yiğit evlatları ey
Dünya evi hazzın kavramadığı mağdur kentler

Yazarlarımız aralanmıyor
Pancurlarımız açılmıyor artık
İradelerimiz yorgun düştü özgürlük savaşında
Yenilenmekten gayrı çaremiz yok bilesiniz
Ebedi diriliş fani ufukların gerisinde
Hüzün şevk burcundan tükenişe geçti
Acılar tat vermeye başladı
Çölün derinliklerinde yeşilin yankısı var
Kadere boyun eğdi yüce dağlar
Yol alçak sancağımız
Huzura çıkar bizi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder