Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
NAZIM HİKMET RAN
Merhaba
YanıtlaSilBu güzel şiiri eklediğiniz için teşekkürler.
Birçok bölümü günümüze uyuyor gerçekten. En çok da akrep gibi olanlar...
Nazım Hikmet'in bazı şeyleri söylemeye dili varmıyor. Bunun nedeni çok önemli diye düşünüyorum. Öğretilmeyen bir şeyi yapmasını beklemek hiç kimseden beklenmemeli. Bilinmeyen ya da yalan yanlış bilinen şeyler sonucu yapılan hatalar doğrusunu öğrendikten sonra da devam ediyorsa sorun büyük demektir ama halk doğruyu bilmiyorsa ve bu yüzden yanlış yapıyorsa ona kızmamak gerekir bence.
Sorun dönüp dolaşıyor eğitimde bitiyor ama dezenformasyonun bunca yaygınlaştığı, at iziyle it izinin bunca karıştığı günlerde her şey çok zorlaştı sanki...
Selamlar, sevgiler
Yetkin Aksungur